Bu makale, mobil cihazların adli incelemesindeki hukuki ve teknik zorlukları ele almakta, veri gizliliği, bütünlüğü, şifreleme, silinmiş verilerin kurtarılması ve cihazların sürekli gelişen yapısının adli süreçlere etkisini tartışmaktadır. Adli inceleme uzmanlarının bu zorluklarla başa çıkabilmek için gerekli bilgi ve becerilerini sürekli olarak güncellemeleri gerektiğine vurgu yapmaktadır.
Giriş
Mobil cihazlar günümüzde hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Her geçen gün gelişen teknolojiyle birlikte mobil cihazların yetenekleri de artmakta ve bu durum adli incelemeler açısından da önemli bir hale gelmektedir. Mobil cihazların adli incelemesi, hukuki ve teknik zorluklarla karşılaşılabilen karmaşık bir süreçtir. Bu süreçte, cihazın kullanım ömrü boyunca sakladığı verilerin incelenmesi ve yorumlanması gerekmektedir. Ancak bu süreçte karşılaşılan zorluklar, bilirkişilerin ve adli uzmanların dikkat etmesi gereken önemli hususlardır. Mobil cihazların adli incelemesi, günümüzün dijital dünyasında giderek daha önemli hale gelen bir konudur. Bu inceleme süreci, mahkemelerin ve savcılıkların delil toplama ve suçları çözme konusundaki çabalarında önemli bir rol oynamaktadır. Ancak, mobil cihazların adli incelemesi sırasında karşılaşılan hukuki ve teknik zorluklar, bu süreci karmaşık hale getirmektedir. Bu süreç sırasında karşılaşılan hukuki zorluklardan biri, veri gizliliği ve mahremiyet konusudur. Bir mobil cihazın içeriğine erişmek, kullanıcının özel hayatına müdahale anlamına gelebilir ve bu nedenle hukuki izinler gerekebilir. Özellikle, dijital verilerin gizliliği ve korunması konusundaki yasal düzenlemeler artık daha da sıkılaşmış durumdadır.
Cihazların adli incelemesi sırasında karşılaşılan bir diğer hukuki zorluk ise veri bütünlüğüdür. Adli inceleme sürecinde elde edilen verilerin orijinalliği ve bütünlüğü korunmalıdır. Bu noktada, doğru teknik yöntemlerin kullanılması ve verilerin doğru şekilde saklanması çok önemlidir. Aksi takdirde, elde edilen deliller mahkeme tarafından kabul edilmeyebilir. Mobil cihazların hızla gelişen teknolojisi, adli inceleme uzmanları için sürekli bir öğrenme ve güncelleme süreci gerektirmektedir. Farklı marka ve model cihazların farklı işletim sistemleri ve güvenlik özellikleri bulunmaktadır, bu da adli inceleme sürecini karmaşık hale getirmektedir. Karşılaşılan bir diğer teknik zorluk da veri kurtarma ve analiz süreçlerinde yaşanan sorunlardır. Özellikle şifreli verilerin çözülmesi ve silinmiş verilerin geri getirilmesi gibi konularda uzmanlık gerekmektedir. Bu nedenle, adli inceleme uzmanlarının sürekli olarak kendini güncellemesi ve yeni teknikleri öğrenmesi gerekmektedir.
Mobil cihazların adli incelemesi, dijital delillerin toplanması ve analiz edilmesi açısından kritik bir süreçtir. Ancak bu süreçte karşılaşılan hukuki ve teknik zorluklar, adli incelemelerin doğruluğunu ve güvenilirliğini doğrudan etkileyebilir. Bu zorluklar, adli uzmanların titiz bir şekilde çalışmasını ve sürekli kendini güncellemesini gerektirir.
Adli inceleme sırasında en önemli hukuki gerekliliklerden biri, elde edilen verilerin orijinalliğinin ve bütünlüğünün korunmasıdır. Veri bütünlüğü, delillerin elde edildiği andan itibaren herhangi bir bozulma veya değişikliğe uğramadan muhafaza edilmesini ifade eder. Bu ilkenin ihlali, elde edilen delillerin mahkemede geçersiz sayılmasına neden olabilir. Veri bütünlüğünü sağlamak için adli inceleme uzmanlarının gelişmiş teknik yöntemler kullanarak verilerin doğru şekilde saklanmasını ve aktarılmasını sağlamaları gerekmektedir. Örneğin, bir cihazdan çıkarılan veriler, hash algoritmalarıyla doğrulanmalı ve bu verilerin orijinalliği koruma altına alınmalıdır. Aksi takdirde, veriler üzerinde manipülasyon yapıldığı iddiaları, delil niteliğini zayıflatabilir.
Mobil cihaz teknolojisi hızla gelişmekte, bu da adli inceleme süreçlerini sürekli olarak karmaşık hale getirmektedir. Farklı marka ve model cihazlar, farklı işletim sistemleri ve güvenlik önlemleri ile donatıldığından, her cihazın adli incelemesi için ayrı uzmanlık bilgisi gerekebilir. Özellikle yeni nesil mobil cihazlarda kullanılan gelişmiş şifreleme teknolojileri ve biyometrik güvenlik önlemleri, adli inceleme uzmanlarının karşılaştığı teknik zorluklar arasında öne çıkmaktadır. Bu zorluklar, sadece verilerin cihazdan çıkarılması değil, aynı zamanda bu verilerin doğru analiz edilmesi süreçlerinde de kendini gösterir.
Adli inceleme sürecinin en teknik zorluklarından biri, şifreli ve silinmiş verilerin kurtarılmasıdır. Şifreleme, verilerin yetkisiz kişiler tarafından erişilmesini engelleyen etkili bir güvenlik önlemi olsa da, suç soruşturmalarında kritik verilerin incelenmesini de zorlaştırabilir. Silinmiş verilerin kurtarılması ise özellikle zamanla yarışılan adli incelemelerde önemli bir rol oynar. Verilerin kalıcı olarak silindiği düşünülen durumlarda dahi, özel yazılımlar ve teknikler kullanılarak bu veriler kurtarılabilir. Ancak bu süreçler, ileri düzey teknik bilgi ve deneyim gerektiren karmaşık operasyonlardır. Şifrelerin kırılması ve silinmiş verilerin geri getirilmesi için kullanılan yöntemler, sürekli olarak gelişen teknolojiye ayak uyduracak şekilde güncellenmelidir.
Adli inceleme sürecinde kullanılan teknik yöntemlerin doğruluğu, elde edilen sonuçların güvenilirliği açısından büyük önem taşır. Yanlış tekniklerin kullanılması, verilerin hatalı analiz edilmesine ve delil niteliğinin kaybolmasına neden olabilir. Örneğin, yanlış bir yöntemle yapılan veri kurtarma işlemi, delilin mahkeme tarafından kabul edilmemesine yol açabilir. Bu sebeple, adli inceleme uzmanlarının yalnızca teknik bilgiyi değil, aynı zamanda adli süreçlerde kullanılan güncel yöntem ve araçları da yakından takip etmeleri gerekir.
Mobil cihazların sürekli değişen yapısı, adli inceleme uzmanlarının kendilerini sürekli güncel tutmalarını gerektirir. Yeni cihazların ve yazılımların piyasaya sürülmesi, bu alanda çalışan profesyonellerin mevcut bilgi ve becerilerini yeterli kılmaz; uzmanların sürekli olarak yeni teknikler öğrenmesi zorunlu hale gelir. Özellikle kriptografi, veri kurtarma, bulut teknolojileri ve dijital izlerin takibi gibi alanlarda kendini güncellemek, adli inceleme uzmanları için hayati önem taşır. Eğitim eksikliği, yalnızca teknik hatalara yol açmakla kalmaz, aynı zamanda adli sürecin uzamasına ve suçluların adaletten kaçmasına da neden olabilir. Adli inceleme sürecinde hukuki zorluklar da göz ardı edilmemelidir. Dijital delillerin toplanması ve analiz edilmesi, yalnızca teknik bir süreç değil, aynı zamanda hukuki çerçevelerle de sıkı bir şekilde sınırlanmıştır. Delillerin hukuka aykırı bir şekilde elde edilmesi, yargılama sürecinde büyük sorunlar yaratabilir. Özellikle kişisel veri güvenliği ve gizliliği gibi konular, adli incelemelerde büyük hassasiyet gerektirir. Bu nedenle, uzmanların hem hukuki gerekliliklere hakim olmaları hem de teknik bilgilerini hukuka uygun şekilde kullanmaları gerekir.
Zira, veri bütünlüğünün korunması, şifreli verilerin çözülmesi, doğru tekniklerin kullanılması ve uzmanların kendini sürekli güncellemesi gibi unsurlar, bu sürecin başarıyla tamamlanması açısından kritik önem taşır. Bu alanda çalışan uzmanların sadece teknik bilgiye sahip olması yetmez; aynı zamanda hukuki çerçeveyi ve etik sorumlulukları da gözeterek hareket etmeleri gerekir. Bu şekilde, adaletin sağlanmasına ve dijital delillerin güvenilirliğine katkıda bulunabilirler.
2. Temel Kavramlar ve Yöntemler
Giderek daha fazla insanın kişisel, finansal ve profesyonel yaşamlarını mobil cihazlar aracılığıyla yönetmesi, bu cihazlarda bulunan verilerin suç soruşturmalarında ve davalarda kritik önem taşımasına neden olmuştur. Ancak mobil cihazların incelemesi, sabit bilgisayarlardan farklı olarak çeşitli teknik zorluklar ve hukuki engeller içermektedir. Bu bağlamda, mobil cihazların adli incelemesinde temel kavramlar ve yöntemler hakkında bilgi sahibi olmak adli bilişim uzmanları için vazgeçilmezdir.
Mobil cihazların adli incelemesinde temel kavramlardan ilki, veri bütünlüğü ilkesidir. Bu kavram, cihazlardan elde edilen dijital verilerin herhangi bir değişikliğe uğramadan, orijinal halleriyle korunması gerektiğini ifade eder. Adli inceleme sürecinde elde edilen verilerin orijinalliği ve bütünlüğü korunmadığı takdirde, bu veriler mahkemede delil olarak kabul edilmeyebilir. Bu nedenle, dijital verilerin elde edilmesi aşamasında, hash adı verilen kriptografik algoritmalar kullanılarak verilerin orijinalliği sağlanmalıdır. Bu algoritmalar sayesinde, verilerin üzerinde herhangi bir değişiklik olup olmadığı tespit edilebilir ve verinin güvenilirliği garanti altına alınabilir. Bir diğer temel kavram ise veri gizliliği ve mahremiyettir. Mobil cihazlarda kişisel verilerin bulunma olasılığı yüksek olduğu için, bu verilere erişim ve kullanım konusunda dikkatli olunmalıdır. Adli inceleme sürecinde veri gizliliği ve mahremiyetin korunması, hem etik hem de hukuki açıdan büyük önem taşır. Bu bağlamda, inceleme yapan uzmanların yalnızca hukuki olarak yetkili oldukları verilere erişim sağlaması, izinsiz verilerin incelenmesinden kaçınması gerekmektedir.
Mobil cihazların adli incelemesinde kullanılan yöntemler ise, teknolojinin hızlı gelişimiyle birlikte sürekli olarak yenilenmekte ve gelişmektedir. Fiziksel ve mantıksal veri çıkarma yöntemleri bu alanda en çok kullanılan teknikler arasındadır. Fiziksel veri çıkarma yöntemi, cihazın hafızasındaki tüm verilerin bir kopyasını oluşturmayı amaçlar ve cihazda daha önce silinmiş ya da erişilemeyen verilere ulaşma imkanı sağlar. Mantıksal veri çıkarma ise, cihazın işletim sistemi tarafından sağlanan verileri kopyalama yöntemidir ve genellikle daha sınırlı bir veri erişimi sunar. Bu iki yöntem, adli inceleme uzmanlarına cihazdan elde edilen veriler hakkında geniş bir perspektif sunar. Bu cihazların adli incelemesinde karşılaşılan en büyük zorluklardan biri de şifreleme teknolojileridir. Cihazların ve uygulamaların güvenliğini sağlamak amacıyla kullanılan şifreleme yöntemleri, dijital verilerin okunmasını ve analiz edilmesini zorlaştırır. Bu durumda, adli bilişim uzmanları, şifreleme çözümleri üzerine uzmanlaşmalı ve çeşitli yazılım araçlarıyla şifreli verileri çözmeyi öğrenmelidir. Ancak bu süreç, zaman alıcı ve teknik bilgi gerektiren bir aşama olduğundan, adli incelemenin en kritik noktalarından birini oluşturur.
Bu süreç, hem karmaşık teknik süreçleri hem de güçlü donanım ve yazılımların kullanımını gerektiren bir disiplindir. Bu süreç, cihazlardan dijital verilerin güvenli bir şekilde çıkarılması, bu verilerin analiz edilmesi ve raporlanması aşamalarını kapsar. Dijital delillerin elde edilmesi sırasında kullanılan yöntemler ve teknolojiler sürekli olarak gelişmekte olup, adli bilişim uzmanlarının bu alanlarda güncel kalması büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, mobil cihazların adli incelemesinde kullanılan temel teknikler, yazılım araçları ve donanımlar hakkında bilgi sahibi olmak gereklidir.
Fiziksel Veri Çıkarma en temel tekniklerden biridir ve genellikle cihazın hafızasındaki tüm verilerin ham bir kopyasını almak amacıyla kullanılır. Bu yöntem, cihazın iç belleğinde saklanan verilere doğrudan erişim sağlar ve silinmiş ya da işletim sistemi tarafından erişilemeyen verilerin kurtarılmasına olanak tanır. Fiziksel veri çıkarma işlemi, cihazın donanımına daha derin bir müdahale gerektirdiği için, daha karmaşık bir süreçtir ve çoğu zaman özel donanım araçları gerektirir. Örneğin, JTAG (Joint Test Action Group) ve chip-off adı verilen yöntemler, fiziksel veri çıkarma sırasında kullanılan yaygın tekniklerdendir. JTAG, cihazın anakartına doğrudan erişim sağlayarak veri çıkarımını mümkün kılarken, chip-off yöntemi, cihazın hafıza çipini devre kartından ayırıp verileri doğrudan okuma imkanı sunar.
Mantıksal Veri Çıkarma ise cihazın işletim sistemi tarafından kullanıcıya sunulan verilere erişim sağlar ve genellikle fiziksel veri çıkarma yöntemine göre daha basit ve hızlıdır. Mantıksal veri çıkarma, cihazın aktif kullanıcı verilerine ulaşmaya çalışır ve metin mesajları, arama kayıtları, uygulama verileri gibi daha yaygın kullanılan veri türlerine erişim sağlar. Ancak bu yöntem, silinmiş verileri ya da şifrelenmiş verileri geri getirmede sınırlı olabilir. Mobil cihazların adli incelemesinde en çok kullanılan tekniklerden biri de dosya sistemi çıkarımıdır. Bu yöntem, cihazın dosya sistemini analiz ederek, dosya yapıları ve meta veriler hakkında bilgi elde etmeyi amaçlar. Dosya sistemi çıkarımı, mantıksal veri çıkarıma kıyasla daha derinlemesine veri sağlar ve bazı durumlarda silinmiş dosyaların kurtarılmasına da yardımcı olabilir. Dosya sistemi yapıları, cihazdaki uygulamalar, kullanıcı davranışları ve geçmiş veriler hakkında önemli ipuçları sunar.
Mobil cihazların adli incelemesinde kullanılan yazılım araçları da bu sürecin başarısı için kritik öneme sahiptir. Cellebrite UFED (Universal Forensic Extraction Device), mobil cihazlardan veri çıkarma ve analiz etme konusunda en çok tercih edilen araçlardan biridir. Cellebrite, geniş cihaz desteği ve çok sayıda veri çıkarma yöntemini destekleyen yapısıyla, adli bilişim uzmanları tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. Magnet AXIOM ise hem mobil cihazlar hem de bilgisayarlar için kullanılan güçlü bir analiz yazılımıdır. Magnet AXIOM, dijital delillerin detaylı analizini yapmak için kullanılabilir ve silinmiş verilerin kurtarılmasına da olanak tanır. Bunun yanı sıra, Oxygen Forensic Detective gibi yazılımlar da mobil cihazlardan veri çıkarmak ve analiz etmek için kullanılan önemli araçlardandır. Oxygen Forensic Detective, özellikle şifrelenmiş verilerin çözülmesi ve sosyal medya uygulamaları gibi popüler platformlardan veri çıkarma konularında öne çıkmaktadır. Bu yazılım, kullanıcı arayüzüyle kolay bir kullanım sunarken, derinlemesine veri analizi yapma imkanı verir.
Adli bilişim uzmanları, aynı zamanda donanım araçlarına da ihtiyaç duyarlar. Örneğin, Faraday çantaları veya Faraday kafesleri, mobil cihazların inceleme sırasında ağ bağlantılarını keserek veri bütünlüğünü korumak için kullanılır. Bu koruyucu donanımlar, cihazın inceleme sürecinde dış müdahalelere karşı korunmasını sağlar ve delillerin bozulmasını önler. Mobil cihaz inceleme platformları da adli bilişim laboratuvarlarında sıkça kullanılan donanım bileşenleridir. Bu platformlar, aynı anda birden fazla cihazın analiz edilmesine olanak tanır ve fiziksel müdahaleler sırasında cihazların stabil bir şekilde çalışmasını sağlar.
Adli incelemede karşılaşılan en büyük teknik zorluklardan biri, şifreleme ve veri kurtarma süreçleridir. Birçok mobil cihaz, kullanıcı verilerini korumak amacıyla gelişmiş şifreleme algoritmaları kullanır. Özellikle modern cihazlarda, şifre çözme süreci adli bilişim uzmanları için oldukça zorlu olabilir. Bu süreçte, cihazın üreticisi tarafından sağlanan bazı arka kapılar veya adli inceleme yazılımlarının sağladığı özel araçlar kullanılabilir. Ancak bu yöntemlerin yasal çerçevede kullanılması ve verilerin gizliliğinin korunması büyük önem taşır. Mobil cihazlardan silinmiş veriler, çoğu zaman cihaz hafızasında iz bırakmaya devam eder ve bu veriler uygun yöntemlerle geri getirilebilir. Ancak silinmiş verilerin kurtarılması da cihazın türüne, işletim sistemine ve veri güvenlik yöntemlerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, adli inceleme uzmanlarının bu tür işlemleri gerçekleştirebilmesi için hem teknik bilgiye hem de deneyime sahip olması gerekmektedir.
3. Hukuki zorluklar: Veri Güvenliği, Gizlilik ve Yasal Sorumluluklar
Mobil cihazların adli incelemesi sırasında karşılaşılan hukuki zorluklar, özellikle kişisel verilerin korunması, veri güvenliği ve gizlilik hakları çerçevesinde ele alınmalıdır. Türkiye’de bu sürecin hukuki temellerinden biri, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) 134. maddesi kapsamında düzenlenmiştir. CMK 134, özellikle bilişim suçlarıyla mücadelede elektronik cihazların incelenmesi ve bu süreçteki usul kurallarını belirler.
CMK 134, bir suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphelerin bulunduğu durumlarda, mahkeme kararıyla şüphelinin veya sanığın bilgisayarında ya da dijital cihazlarında arama yapılmasına olanak tanır. Bu arama, yalnızca mahkeme kararıyla mümkündür ve arama sırasında el konulan dijital veriler, uzman kişilerce incelenir. Ancak, bu süreçte kişisel veri güvenliği ve gizlilik ilkelerine uyulması zorunludur. Delil niteliği taşıyan verilerin bütünlüğünün bozulmaması ve herhangi bir manipülasyon yapılmaması gerekmektedir.
Özellikle bilgisayarlar, bilgisayar programları ve kütükleri üzerinde yapılacak arama, kopyalama ve çözüm süreçlerini ayrıntılı bir şekilde tanımlar. Bu düzenleme, dijital ortamda işlenen suçların tespit edilmesi ve suç delillerine ulaşılabilmesi açısından son derece kritik bir rol oynamaktadır.
Maddenin ilk fıkrası, bir suç soruşturmasında, somut delillere dayalı kuvvetli şüphelerin varlığı ve başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması halinde, şüphelinin kullandığı bilgisayarlarda arama yapılabileceğini ve dijital kayıtların kopyalanarak çözülebileceğini hükme bağlar. Bu durum, adli makamların suç delillerine ulaşma ihtiyacıyla veri gizliliği arasında denge kurmayı hedefleyen bir uygulamadır. Soruşturmanın diğer yollarla aydınlatılamadığı hallerde, dijital ortamlardan delil toplama gerekliliği, modern suçların doğası gereği önemli hale gelmiştir. Özellikle bilişim suçları veya dijital kanıt gerektiren diğer suçlar, genellikle geleneksel yöntemlerle aydınlatılamayacak karmaşık dijital verilere dayanır. Bu nedenle, başka surette delil elde edilemiyorsa, CMK 134 devreye girer ve dijital delillere ulaşma imkânı tanır.
Maddenin ikinci fıkrasında, bilgisayarlara ve dijital kütüklere erişim sağlanamaması durumunda, şifre çözülememesi veya işlemin uzun sürecek olması halinde bilgisayar ve dijital araçlara el konulabileceği belirtilir. Bu hüküm, dijital delillere ulaşımda karşılaşılan teknik engellerin aşılması için getirilen bir çözümdür. Ancak, cihazlar üzerinde işlem yapıldıktan sonra gecikmeksizin iade edilmesi gerekmektedir. Bu durum, el koyma işleminin sadece delil toplama sürecinde sınırlı olduğunu ve şüphelinin dijital mülkiyet hakkının korunması gerektiğini vurgular.
Üçüncü ve dördüncü fıkralarda, dijital delil elde etme sırasında veri bütünlüğünün korunması amacıyla alınan yedeklerin hem adli makamlar hem de şüpheli için kopyalanması zorunluluğu yer alır. Bu süreç, şüphelinin haklarını koruma altına almakta ve dijital delillerin manipüle edilmesinin önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Şüpheliye veya vekiline verilen kopyalar, sürecin şeffaf bir şekilde işlemesini sağlar ve deliller üzerinde oynama yapıldığına dair iddiaları engeller.
Beşinci fıkrada ise, dijital cihazlara el koymaya gerek kalmadan, sistemdeki verilerin kopyasının alınabileceği belirtilir. Bu hüküm, adli makamların gerekli görülen verileri cihazlara el koymaksızın kopyalayarak delil toplamasını sağlar. Böylece şüphelinin mülkiyetine gereksiz müdahale edilmeden deliller toplanabilir.
CMK 134, özellikle dijital delillerin elde edilmesi gereken durumlarda, başvurulacak en son çare olarak nitelendirilebilecek bir düzenlemedir. Çünkü dijital delil toplama süreci, kişisel verilerin ve özel yaşamın gizliliğine doğrudan müdahale anlamına gelmektedir. Bu sebeple, başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması koşulu, bu yöntemin uygulanabilmesi için hayati bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Delil toplamada başvurulacak başka yöntemlerin etkisiz olduğu veya kullanılabilir olmadığı durumlarda, dijital ortamlardan kanıt elde etmek için CMK 134 uygulanabilir. Özellikle siber suçlar, finansal dolandırıcılık, dijital iz bırakma yoluyla işlenen suçlar gibi vakalarda dijital deliller kritik öneme sahiptir. Bu delillerin doğru ve güvenilir bir şekilde toplanması, adli sürecin etkinliği ve adil bir yargılama açısından büyük bir gerekliliktir. Ancak, bu işlemler yapılırken hukuka uygunluk, veri güvenliği ve şüphelinin haklarının korunması gözetilmelidir.
Dijital delil toplamanın teknik ve hukuki bir süreç olduğu dikkate alındığında, bu maddenin sadece istisnai hallerde ve adli makamların titiz denetimi altında uygulanması gerektiği açıktır. Bu türden incelemeler, bireylerin kişisel veri ve mahremiyet haklarını doğrudan ilgilendirdiği için, hukuki çerçevenin dikkatle korunması büyük önem taşır.
Dijital delil toplama süreçleri ve bireylerin haklarının korunması, yalnızca Türkiye’de değil, dünya genelinde tartışılan önemli konulardan biridir. Örneğin, Avrupa Birliği’nin Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR), dijital verilere erişim ve işlenmesi konusunda katı düzenlemeler getirir. Bu tüzük, kişisel verilerin korunması ilkesini öne çıkararak, dijital delil toplama sırasında bireylerin haklarının korunmasını sağlamayı hedefler. Dijital verilerin işlenmesi, GDPR kapsamında belirlenen katı veri güvenliği ve gizlilik standartlarına uymak zorundadır. Bu durum, adli soruşturmalarda elde edilen verilerin hem doğru bir şekilde korunmasını hem de bireylerin gizliliğinin ihlal edilmemesini sağlar.
ABD'de ise dijital delil toplama süreci, Fourth Amendment ile korunur. Bu düzenleme, bireylerin makul bir sebep olmaksızın özel yaşamlarına müdahale edilemeyeceğini belirtir ve dijital verilere erişimi sınırlayan önemli bir anayasal güvence sunar. Bununla birlikte, USA PATRIOT Act gibi bazı yasalar, terörle mücadele ve ulusal güvenlik gibi gerekçelerle dijital delillere erişimi genişleten hükümler içermektedir. Türkiye’de CMK 134 ile getirilen düzenlemeler, GDPR ve Fourth Amendment’a benzer şekilde, bireylerin kişisel verilerinin korunmasını sağlarken, dijital delil toplamanın yalnızca son çare olarak kullanılmasına imkan tanır.
Bu bağlamda, CMK 134’te belirtilen esaslara aykırı hareket edilmesi durumunda, elde edilen delillerin hukuki geçerliliği tartışmalı hale gelir. Ayrıca, yasal sorumluluklar doğabilir ve deliller mahkemede kabul edilmeyebilir. Özellikle mobil cihazların hızla gelişen teknolojisi ve bu cihazlardaki verilerin korunması konusundaki zorluklar, adli inceleme sürecinin titizlikle yürütülmesini zorunlu kılar. Bu süreçteki teknik bilgi eksiklikleri ya da usule aykırı hareket edilmesi, delillerin güvenilirliği açısından büyük riskler taşır.
4. Teknik Zorluklar: Veri Kurtarma, Veri Analizi Ve Veri Doğruluğu
Mobil cihazlar, modern yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş olup, kişisel ve profesyonel verilerin depolandığı temel araçlar olarak işlev görmektedir. Adli incelemelerde bu cihazların rolü, hem suç araştırmalarında hem de hukuka aykırı davranışların tespitinde büyük önem arz etmektedir. Ancak, mobil cihazların adli incelemesi sürecinde karşılaşılan teknik zorluklar, bu işlemlerin karmaşıklığını artırmakta ve uzmanlık gerektiren detaylı analizler yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
Veri kurtarma süreci, mobil cihazlardan veri elde etmek için uygulanan teknik bir adımdır ve birçok zorlukla karşılaşabilir. Bu sürecin en büyük zorluğu, cihazların şifrelenmiş olması veya fiziksel olarak hasar görmesi gibi durumlardır. Şifrelenmiş veriler, kullanıcı tarafından belirlenen şifreler veya biyometrik verilerle korunduğundan, bu verilerin yetkisiz kişiler tarafından erişilmesini engellemektedir. Veri kurtarma teknikleri arasında dijital forensics yazılımları ve donanım tabanlı çözümler kullanılır. Yazılım tabanlı araçlar, şifrelenmiş verilerin çözülmesine yardımcı olabilir, ancak bu süreç genellikle cihazın işletim sistemine ve şifreleme algoritmalarına bağlı olarak karmaşıklaşabilir. Donanım tabanlı çözümler ise, fiziksel erişim sağlayarak verileri doğrudan çıkarma imkânı sunar, ancak bu yöntemler cihazın fiziksel bütünlüğünü etkileyebilir. Mobil cihazlarda fiziksel hasar, ekran kırılması veya su hasarı gibi durumlar, veri kurtarma sürecini daha da zorlaştırır. Bu tür hasarlar, cihazın iç donanımına zarar verebilir ve verilerin okunmasını imkânsız hale getirebilir. Hasarlı cihazlardan veri kurtarmak için klonlama ve yedeğe alma teknikleri kullanılarak, cihazın tüm verileri bozulmadan kopyalanır ve kurtarma işlemleri bu yedekler üzerinden gerçekleştirilir.
Veri analizi, mobil cihazlardan elde edilen verilerin incelenmesi sürecidir ve adli incelemenin belki de en kritik aşamasıdır. Mobil cihazlardan alınan veriler, çok çeşitli formatlarda olabilir; bu, metin mesajları, e-postalar, sosyal medya içerikleri, fotoğraflar, videolar, uygulama verileri gibi çeşitli veri türlerini içerir. Veri analizi sürecinde karşılaşılan en önemli zorluk, veri formatlarının çeşitliliği ve veri bütünlüğünün sağlanmasıdır. Elde edilen veriler, farklı platformlar ve uygulamalar tarafından özel formatlarda saklanabilir. Bu çeşitlilik, verilerin standart bir biçimde analiz edilmesini zorlaştırabilir. Adli analiz yazılımları bu sürecin yürütülmesinde kritik bir rol oynar; örneğin, X1 Social Discovery ve Cellebrite UFED gibi araçlar, çeşitli veri türlerini analiz etme yeteneğine sahiptir. Ancak, verilerin çeşitli formatlarda olması, yazılım araçlarının uyumluluğunu etkileyebilir ve verilerin doğru bir şekilde analiz edilmesini zorlaştırabilir.
Veri doğruluğu, adli incelemelerin temel taşlarından biridir. Mobil cihazlardan elde edilen verilerin doğruluğu, suçun veya hukuka aykırı davranışın net bir şekilde ortaya konması açısından kritik öneme sahiptir. Yanlış veya eksik veriler, hatalı sonuçlara ve dolayısıyla adil bir yargılama sürecinin olumsuz etkilenmesine neden olabilir. Veri doğruluğunu sağlamak için, adli inceleme prosedürleri ve kanıt bütünlüğü protokolleri uygulanmalıdır. Bu prosedürler, verilerin toplama, taşıma ve saklama süreçlerinde bütünlüğünün korunmasını ve veri manipülasyonunun önlenmesini amaçlar. Örneğin, verilerin toplanması sırasında hash değerleri kullanılarak, verilerin herhangi bir değişikliğe uğramadığı doğrulanabilir. Ayrıca, her adımda dijital izlerin kaydedilmesi, verilerin bütünlüğünün korunmasına yardımcı olur.
5. Adli İnceleme Sürecindeki Pratik Sorunlar Ve Çözümler
Mobil cihazların adli incelemesi, günümüzde dijital delillerin hukuki açıdan değerlendirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Ancak, bu süreçte karşılaşılan hukuki ve teknik zorluklar, uzmanların dikkatle ele alması gereken konulardır. Adli inceleme sürecindeki pratik sorunlar da göz önünde bulundurulmalı ve uygun çözümler bulunmalıdır.
Mobil cihazların adli incelemesi, dijital delillerin hukuki değerlendirilmesinde hayati bir rol oynar. Ancak bu süreçte, uzmanların karşılaşabileceği pratik sorunlar da vardır. Bu sorunları ele alıp uygun çözümler geliştirmek gereklidir. İşte bu süreçte karşılaşılan bazı yaygın sorunlar ve bunlara yönelik çözüm önerileri:
- Veri Şifreleme
- Sorun: Modern mobil cihazlar, kullanıcı verilerini şifreleme teknolojileri ile korur. Bu şifreleme, adli inceleme uzmanlarının verilere erişimini zorlaştırabilir ve şifrelenmiş verilerin çözülmesi bazen üretici desteği gerektirebilir.
- Çözüm: Şifre çözme işlemleri için özel yazılımlar ve teknikler kullanmak önemlidir. Üretici tarafından sağlanan yazılımlar ve güncel şifre kırma araçları bu süreçte yardımcı olabilir. Uzmanların, şifreleme algoritmalarını anlamaları ve çeşitli şifre çözme yöntemlerini uygulamaları gerekir. Ayrıca, gerekli yasal izinlerin alınması ve adli süreçlere uygun hareket edilmesi önemlidir.
- Cihazın Fiziksel Hasarı
- Sorun: Fiziksel olarak hasar görmüş cihazlar, veri kurtarma işlemlerini zorlaştırabilir. Ekran kırılması, su hasarı gibi fiziksel zararlar verilerin erişilebilirliğini etkileyebilir.
- Çözüm: Hasarlı cihazlarda veri kurtarma işlemleri, uzman ekipler tarafından yapılmalıdır. Veri kurtarma laboratuvarları, hasarlı cihazları onararak veya doğrudan hafıza yongalarını çıkararak veri kurtarabilir. Cihazın hasar gören bileşenlerinin dikkatlice analiz edilmesi ve uygun veri kurtarma tekniklerinin uygulanması gereklidir.
- Veri Bütünlüğü ve Manipülasyon
- Sorun: Elde edilen verilerin bütünlüğü ve manipülasyonu, adli inceleme sürecinde büyük bir endişe kaynağıdır. Verilerin yanlışlıkla değiştirilmesi veya manipüle edilmesi, adli sonuçların güvenilirliğini etkileyebilir.
- Çözüm: Veri bütünlüğünü korumak için hash (özet) değerleri kullanılmalıdır. Bu yöntem, verilerin değiştirilip değiştirilmediğini kontrol etmeye yardımcı olur. Ayrıca, veri alım ve analiz sürecinde zincirleme kanıt (chain of custody) belgelerinin titizlikle tutulması, verilerin güvenilirliğini sağlar. Verilerin orijinal haliyle saklanması ve analiz edilmesi, olası manipülasyonları önler.
- Depolama ve Yönetim
- Sorun: Mobil cihazlarda büyük miktarda veri bulunabilir ve bu verilerin etkili bir şekilde depolanması ve yönetilmesi gerekmektedir. Verilerin büyük hacmi, analiz sürecini zorlaştırabilir.
- Çözüm: Veri yönetimi ve depolama konusunda profesyonel yazılımlar kullanılmalıdır. Bu yazılımlar, verileri organize etme, sınıflandırma ve analiz etme süreçlerini kolaylaştırır. Ayrıca, verilerin yedeklenmesi ve uzun süreli saklanması için güvenli veri depolama çözümleri kullanılmalıdır. Örneğin, adli inceleme için özel olarak tasarlanmış veri depolama araçları bu süreçte faydalı olabilir.
- Yasal ve Etik Sorunlar
- Sorun: Mobil cihazlardan elde edilen verilerin yasal ve etik sınırlar içinde toplanması ve kullanılması gereklidir. Verilerin yasal izinler olmadan toplanması veya mahremiyeti ihlal eden işlemler hukuki süreçleri olumsuz etkileyebilir.
- Çözüm: Adli inceleme sürecinde tüm yasal prosedürlerin ve etik standartların titizlikle takip edilmesi gerekmektedir. Verilerin toplanması ve işlenmesi sırasında gerekli yasal izinlerin alınması ve mahkeme kararlarına uygun hareket edilmesi önemlidir. Ayrıca, gizliliğin korunması ve kişisel verilerin güvenliği konusunda düzenlemelere uyulması, sürecin hukuki geçerliliğini sağlar.
Bu pratik sorunları anlamak ve çözmek, adli inceleme sürecinin etkinliğini artırır ve dijital delillerin güvenilirliğini sağlar.
Sonuç
Mobil cihazların adli incelemesi günümüzde suç soruşturmalarında ve yargılama süreçlerinde önemli bir role sahiptir. Ancak, bu süreçte karşılaşılan hukuki ve teknik zorluklar birçok farklı boyutta ele alınmalıdır. Adli inceleme sürecinde, uzmanlar tarafından yapılması gereken detaylı teknik incelemeler ve yasal prosedürler oldukça karmaşıktır. Bu nedenle, mobil cihazların adli incelemesinde karşılaşılan zorlukların anlaşılması ve çözümü için önemli çalışmalar yapılmalıdır.
Birinci zorluk, mobil cihazların farklı marka ve modellerinin olmasıdır. Bu durum, farklı işletim sistemleri ve güvenlik özelliklerini beraberinde getirir. Dolayısıyla, adli inceleme uzmanlarının her bir cihazın özelliklerini ve çalışma prensiplerini detaylı bir şekilde analiz etmeleri gerekmektedir. Bu durum adli inceleme sürecini uzatır ve karmaşık hale getirir. Ayrıca, farklı marka ve modellerdeki cihazlar arasında veri transferi ve uyumluluk sorunları da ortaya çıkabilir. İkinci bir zorluk, mobil cihazlardaki veri şifreleme sistemleridir. Günümüzde birçok mobil cihaz, yüksek güvenlik seviyeleri için verileri şifreler. Bu da adli inceleme uzmanlarının verilere erişimini zorlaştırabilir. Verilerin şifrelenmesi, uzmanların verilere erişimini ve analizini geciktirebilir. Bu durumda, adli inceleme uzmanlarının veri kurtarma ve şifre çözme konularında uzmanlaşmış olmaları gerekmektedir. Üçüncü bir zorluk ise mobil cihazlardaki hafıza kapasiteleridir. Mobil cihazlarda bulunan büyük miktardaki verilerin analizi ve saklanması oldukça zaman alabilir. Bu durumda, adli inceleme uzmanlarının veri analizi ve depolama konularında uzmanlaşmış olmaları önemlidir. Ayrıca, mobil cihazlardaki depolama alanının sınırlı olması da adli inceleme sürecini zorlaştırabilir.
Adli inceleme sürecinde karşılaşılan bir diğer hukuki zorluk da veri gizliliği ve güvenliğidir. Uzmanlar, adli inceleme sürecinde elde ettikleri verileri güvenli bir şekilde saklamalı ve korumalıdır. Bu da adli inceleme uzmanlarının veri güvenliği konusunda uzmanlaşmış olmalarını gerektirir. Ayrıca, verilerin mahkeme kararları doğrultusunda paylaşılması da hukuki açıdan önemlidir. Ayrıca, adli inceleme sürecinde güvenliği ve gizliliği ön planda tutmak da oldukça önemlidir. Bu nedenle, mobil cihazların adli incelemesi sürecinde daha iyi sonuçlar elde etmek için uzmanların sürekli olarak eğitilmesi ve güncel gelişmeleri takip etmeleri önemlidir. Bu sayede, adli inceleme sürecinde karşılaşılan zorlukların üstesinden gelebilir ve daha etkili sonuçlar elde edilebilir.
Kaynaklar
Casey, Eoghan. Handbook of Digital Forensics and Investigation. 1st ed. Amsterdam: Elsevier, 2009. Paperback ISBN 9780123742674. eBook ISBN 9780080921471.
Hoog, Andrew. Android Forensics: Investigation, Analysis and Mobile Security for Google Android. 17th ed., Elsevier, 2011.
Freiling, Felix, Michael Spreitzenbarth, and Sven Schmitt. "Forensic Analysis of Smartphones: The Android Data Extractor Lite (ADEL)." Proceedings of the Annual ADFSL Conference on Digital Forensics, Security and Law, 27 May 2011.