"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik yapmak
Hüküm : Sanık ve katılan sanık için; beraat
Sanıkların birlikte tefecilik suçunu işledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında; dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A- Sanık ... hakkında tefecilik suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılan hazine vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Sanık ...’ın soruşturma ve kovuşturma beyanlarında 5000 TL kredi çekip ödünç para verdiği ve karşılığında 6000 TL’lik senet aldığı yönündeki ikrarı, katılan sanık ...’in, tanık Tolga Aydın’ın aynı yöndeki beyanları göz önüne alındığında suçun tüm yasal unsurları ile sübut bulduğunun anlaşılması karşısında; tefecilik suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Kabule göre de,
Gerekçeli kararda hatalı olarak gösterilen suç tarihinin katılan sanık ...’in beyanıyla tespit edilen ödünç paranın alındığı tarih olan 15/05/2011 olarak gösterilmemesi,
Yasaya aykırı, katılan hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
B- Sanık ... hakkında tefecilik suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 tarihli ve 2014/118 Esas, 2016/208 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağı, bu bağlamda TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel sanık hakkında dava konusu olsun ya da olmasın tüm eylemlerin teselsülün içerisinde
değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması icap ettiği nazara alındığında;
UYAP sisteminden yapılan sorgulamada; sanık hakkında, bu dosya ile birlikte incelenen Finike Asliye Ceza Mahkemesinin 18/11/2014 günlü ve 2010/461 Esas, 2014/799 sayılı Kararıyla sanık hakkında tefecilik suçundan mahkumiyet hükmü verildiği, dosyanın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2020/2794 Esasına kaydedildiği, suç tarihinin 2008 Eylül, iddianame tarihinin 21/06/2010 olduğu, temyize konu bu kamu davasında ise suç tarihinin 15/05/2011, iddianame tarihinin 06/04/2012 olması karşısında; sanığın hukuki kesinti bulunmayan eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme tek tefecilik suçunu oluşturması ve davalar arasında da suçun sübutunun değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi bakımından CMK"nın 8/1. maddesinde yer aldığı şekilde hukuki ve fiili bağlantı bulunması nedeniyle, söz konusu dosyaların birleştirilmesi sonrasında TCK"nın 3/1 ve 61/1. maddeleri de gözetilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.