Önyüklemeyi Kaldır

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Kararları

Ana Sayfa - İçtihatlar - Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/11145 Esas 2021/1890 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/11145 Esas 2021/1890 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/11145 Esas 2021/1890 Karar Sayılı İlamı

DAİRESİ : 10. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2020/11145

KARAR NO : 2021/1890

KARAR TARİHİ :

10. Hukuk Dairesi         2020/11145 E.  ,  2021/1890 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    İnceleme konusu dosyada; 21.04.2012 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir nedeniyle oluşan Kurum zararının tahsili talep edilmiş, davanın kısmen kabulüne ilişkin önceki karar davalılar ... ve ..."ın işveren vekili olup olmadıklarının araştırılması, ceza dosyası celp edilerek işveren ve diğer kişilerin kusur oran ve aidiyetlerini belirleyen kusur raporu alınması gerektiği yönünden bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda; Mahkeme yönünden o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine bozma kararında açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Somut dosyada bozma ilamına uyulmuş ise de bozma gereği yerine getirilmeden hüküm kurulmuş olduğundan, hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
    Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 21. maddesidir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu” başlığını taşıyan 21. maddesinin birinci fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği açıklanmıştır. Anılan Kanunun 21’inci maddesinin dördüncü fıkrası ise, üçüncü kişinin sorumluluğunu düzenlemekte olup; buna göre, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilebilecektir.
    Mahkemece bozmadan sonra alınan bilirkişi raporunda davalı işveren şirkete %70 , sigortalıya ise %40 kusur izafe edilmiştir. Ayrıca ticaret sicil kayıtlarına göre davalılar ... ile ..."ın şirketin ortağı oldukları, işveren vekili sıfatlarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/569 sayılı esasında davalılar hakkında açılan kamu davasına ilişkin dava dosyasının istenilmesi yönünde mahkemece ara karar verilmiş ise de dosya içerisine alınmadığı görülmektedir. Hükmüne uyulan ilk bozma ilamı çerçevesinde; ceza dosyası celp edilip, davalı gerçek kişilerin sanık konumunda olup olmadıkları, ceza dosyasındaki kusur durumları ve haklarında verilen karar gözetilmek suretiyle kusur raporu alınması gereğinin değerlendirilmemesi isabetsizdir. Bu itibarla öncelikle ceza dosyası celp edilmeli, davalı gerçek kişilerin işveren vekili konumunda olmayıp şirket ortağı oldukları anlaşıldığından davalıların 3. Kişi sıfatıyla kusurlarının bulunup bulunmadığı irdelenmeli, bu kapsamda alanında uzman bilirkişi heyetinden tarafların kusur oran ve aidiyetini belirleyen kusur raporu alınmalı, raporda davalı gerçek kişilere ceza dosyasında izafe edilen kusur oranları ve haklarında verilen karar değerlendirilmek suretiyle inceleme yapılmalı, bu şekilde eksik hususlar tamamlanarak elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
    Diğer yandan, davalı işveren hükmü temyiz etmediğinden davacı Kurum lehine oluşan kazanılmış hak gözetilmelidir.
    O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.02.2021  gününde oy birliğiyle karar verildi.