Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi'nin İmar Kanunu'nu İptal Etmesi
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) İmar Kanunu'nu iptal etmesi, özellikle 2023 Kahramanmaraş depremleri sonrasında yeniden gündeme gelen imar barışı konusunda kritik bir dönüm noktası oluşturdu. Bu karar, hem hukuki hem de toplumsal açıdan geniş yankı uyandırdı ve çeşitli tartışmaları beraberinde getirdi. Bu makalede, AYM'nin İmar Kanunu ile ilgili iptal kararının nedenlerini, sonuçlarını ve bu kararın Türkiye'deki imar politikalarına etkilerini ele alacağız.
AYM, 18 Mayıs 2023 tarihinde, 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 12. maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanunu'na eklenen ek 8. maddenin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "...artan değerinin tamamı..." ibaresini Anayasa'ya aykırı buldu ve iptal etti. İptal edilen bu düzenleme, taşınmaz maliklerinin talebi üzerine ada bazında yapılacak imar planı değişikliği sonucunda değerinde artış olan arsanın artan değerinin tamamının değer artış payı olarak alınmasını öngörüyordu.
AYM'nin iptal kararının temelinde, mülkiyet hakkının korunması ve kamu yararı ile bireysel yararın dengelenmesi gerekliliği yatmaktadır. Mahkeme, imar faaliyetlerinin ve planların kamusal fayda sağlaması gerektiğini, ancak bu süreçte maliklere aşırı ve orantısız bir külfet yüklenmemesi gerektiğini vurguladı. İmar uygulaması sonucunda değerinde artış olan arsanın artan değerinin tamamının kamuya aktarılmasının, mülkiyet hakkını aşırı derecede sınırladığı ve bu durumun Anayasa'ya aykırı olduğu sonucuna varıldı.
İptal kararı, Türkiye'de imar affı ve imar politikaları üzerinde önemli etkilere sahip oldu. Özellikle, depreme dayanıklılık konusunda yapı maliklerinin sorumluluğunu düzenleyen geçici 16. maddenin iptali, kamu kurumlarının da bu konuda sorumluluk taşımasını gerektirecek şekilde yorumlandı. Bu durum, malik vatandaşların ilgili kamu kurumları aleyhine maddi ve manevi tazminat davaları açabilmesinin önünü açtı.
AYM'nin iptal kararı, Türkiye'deki imar politikalarının yeniden değerlendirilmesini zorunlu kıldı. İmar planı değişiklikleri sonucunda artan değerin tamamının alınmasını öngören kuralın iptali, imar planlarının hazırlanmasında kamusal ve bireysel yararların daha dikkatli bir şekilde dengelenmesini gerektirecek. Ayrıca, bu karar, imar mevzuatında daha adil ve Anayasa'ya uygun düzenlemelerin yapılması için bir fırsat olarak görülebilir.