Aile hukuku, aile yapılanması ve çocukların haklarını düzenleyen yasaların uygulandığı bir hukuk dalıdır. Bu hukuk dalı, aile içindeki hukuki sorunları da ele alır ve annelik ve babalık davaları bu sorunlardan sadece bazılarıdır. Bu makalede, annelik ve babalık davalarına ilişkin farklı konulara değineceğiz.
Annelik davaları, doğum sonrası anneliğe ilişkin görüş ayrılıkları nedeniyle ortaya çıkar. Doğum sonrası annelik itirazları, çocuk doğduktan sonra anneliği kabul etmeyen baba, anne veya yetkililer tarafından açılabilir. Bu davalar, DNA testi gibi bilimsel yöntemlerin kullanımını gerektirir ve sonuçlar mahkemelerde tartışılır.
Babalık davaları ise, biyolojik babanın çocuğuna resmi olarak sahip olabilmek için açabileceği davaları kapsar. Bu davaların sonucunda, çocuğun babası resmi olarak belirlenir ve babalık hakkı kazanır. DNA testleri, bu davaların açılmasında kullanılan en etkili yöntemdir ve sonuçları mahkemelerce kabul edilir.
Bu konular dışında, aile hukukunda çocukların malvarlığı ve nafaka hakları da önemli bir yer tutar. Bu konularda da hukuki sorunlar yaşanması durumunda, nafaka davaları ve mala ilişkin davalar açılabilmektedir. Çocukların hakları her zaman önceliklidir ve bu davaların sonucunda çocukların hakları gözetilir.
Annelik Davaları
Annelik davaları, çocuğun anne olarak tanınması için açılan davalar olarak tanımlanır. Bu davalar, birçok nedenle açılabilmektedir. Örneğin; doğum sonrası anneliğin reddi, çocuğun kaçırılması, annenin ölümü, kimlik belirsizliği veya anne tarafından reddedildiği durumlarda açılabilir.
Annelik davası açmak için, doğum sonrası 1 yıl içinde yasal işlem başlatılması gerekmektedir. Bu işlem için anahtar belgeler arasında doğum belgesi, aile nüfus kaydı, gebelik süreci hakkında belge ve dokümanlar yer almaktadır. Bunlar, mahkeme tarafından incelenerek bir karar verilir.
Bazen, çocuk doğduğunda doğru anne-baba bilgileri kaydedilemeyebilir veya doğumdan sonra anneliğin inkarı, annenin hüküm altında olması veya annenin kimliğinin belirsizliği gibi nedenlerle birçok zorluk yaşanabilir. Bu durumlarda, mahkeme anneliği kabul edilip edilmeyeceği konusunda bir karar verir.
Annelik davaları, son derece hassas davalar olduğundan, genellikle bu tür davalar için özel olarak eğitilmiş avukatlar seçilir. Mahkeme, tarafların savunmasını dinledikten sonra, kararını verir ve kararın temyiz edilip edilemeyeceğine karar verir.
Babalık Davaları
Babalık davaları, çocuğun biyolojik babasının belirlenmesi ve babalık ilişkisinin resmileştirilmesi için açılan davalar olarak tanımlanabilir. Bu davaların açılabilmesi için çocuğun biyolojik babasının kim olduğunun net olarak belirlenmesi gerekmektedir. Bu noktada DNA testleri büyük bir önem taşımaktadır.
Babalık davaları, genellikle çocukların nafakalarının belirlenmesi, velayetin düzenlenmesi ya da miras konularında etkili olmaktadır. Babalık davası açabilmesi için çocuğun yaşı da oldukça önemlidir. Bu konuda yasal düzenlemeler yapılmıştır ve çocuğun yaşına göre babalık davası açılabilir.
Babalık davalarında en önemli delil DNA testleridir. DNA testleri, çocuğun babasının biyolojik olarak kim olduğunu net olarak ortaya koymaktadır. Bu testlerle elde edilen sonuçların yorumlanması da oldukça önemlidir. DNA testi sonuçları, hem olumlu, hem de olumsuz sonuçlar sağlayabilir. Eğer test sonucunda baba çıkmışsa babalık davası sonuçlanır ve babalık ilişkisi resmileştirilir. Ancak test sonucunda baba değil de başka biri çıkmışsa bu durumda babalık davası sonuçsuz kalır.
Babalık davaları, çocuğun annesi veya babası tarafından açılabileceği gibi, veli tarafından da açılabilir. Babalık davasının açılabilmesi için çocuğun yaşı önemlidir. Çocuk 18 yaşını doldurmadan babalık davası açılabilmesi için yetkili mahkemeye başvurulması gerekmektedir. Davanın açılabilmesi için çocuğun anne veya babasının rızası da alınır. Babalık davası açılırken, mahkemeye başvurulması ve avukat tutulması zorunludur.
Babalık davaları, babalık ilişkisinin belirlenmesi ve resmileştirilmesi amacıyla açılır. Babalık davasının sonucunda babalık ilişkisi resmileştirilir ve baba olarak kabul edilirsiniz. Bu sayede, çocuğunuzun velayeti, nafakası, eğitimi ve sağlığı gibi konularında hakkınızı savunabilirsiniz. Ayrıca, babalık davası sonrasında çocuğunuzun soyadını da değiştirebilirsiniz. Bu süreçte avukat tutmak, size büyük bir avantaj sağlayacaktır.
Doğum Sonrası Annelik İtirazları
Doğum sonrası annelik itirazları, bir kadının doğum yaptığı ancak biyolojik olarak çocuğun annesi olmadığı durumlarda gündeme gelir. Bu durumlar özellikle evlat edinme, doğru olmayan tıbbi işlemler ve yasadışı yollarla çocuk sahibi olma gibi durumlarda ortaya çıkabilir.
Annelik itiraz davaları genellikle biyolojik annenin çocuğu doğumdan sonra tanımasını ve yasal haklarını kullanmasını amaçlar. Ancak biyolojik olmayan bir annenin varlığı ya da belgelendirilmiş bir başka ebeveynin hakları da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, annelik itiraz davaları oldukça karmaşık olabilir ve çözüm bulmak için uzun süreçler gerektirebilir.
Annelik itirazları genellikle biyolojik annenin çocuğu doğumdan sonra tanımasını ve yasal haklarını kullanmasını amaçlar. Ancak biyolojik olmayan bir annenin varlığı ya da belgelendirilmiş bir başka ebeveynin hakları da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, annelik itiraz davaları oldukça karmaşık olabilir ve çözüm bulmak için uzun süreçler gerektirebilir.
- Doğum sonrası annelik itiraz davalarını açmak için biyolojik annenin dilekçe sunması gerekmektedir.
- Doğum sonrası annelik itiraz davaları sırasında bir dizi test ve araştırma yapılabilir. Bunlar arasında DNA testleri, doğum kayıtları ve tarihçe raporları bulunur.
- Annelik davası sonucunda, mahkeme biyolojik annenin çocuğun hukuki annesi olduğu sonucuna varabileceği gibi diğer ebeveynin hakları da dikkate alınarak bir karar verebilir.
Doğum sonrası annelik itiraz davaları oldukça hassas ve karmaşık hukuki konular arasındadır. Bu nedenle, bu tür bir dava açmak isteyen kişilerin, bir avukattan yardım almaları ve ailenin çıkarlarını göz önünde bulunduran uzun bir dava süreci beklemeleri gerekmektedir.
Doğru ve Yanlış Anneliktan Kaynaklanan Sorunlar
Annelik davaları, doğru veya yanlış annelik nedeniyle açılabilmektedir. Doğru annelik durumunda, biyolojik annenin çocuğu doğurduğu ancak hukuken anneliği tanınmayabilir. Örneğin, bir evlat edinme işlemi sonrasında biyolojik annenin tekrar çocuğa sahip olma talebi üzerine dava açılabilir.
Öte yandan, yanlış annelik durumunda ise biyolojik anne değil de hukuken annelik tanınan başka bir kadının çocuğu doğurduğu ortaya çıkar. Bu durumda doğru annenin haklarını savunmak için hukuksal yollara başvurmak gerekebilir.
Örneğin, bir çift tüp bebek işlemi sırasında sperm veya yumurta karışıklığına neden olunması sonucu ortaya çıkan olaylarda doğru annelik hakkının savunulması için dava açılabilir. Bunun yanı sıra, yanlış annelik durumlarında çocukların psikolojisi ve aile yapısı üzerinde olumsuz etkiler meydana gelebilir. Bu nedenle, doğru ve yanlış annelik sorunlarının en kısa sürede çözüme kavuşturulması önemlidir.
Annelik sorunlarına hukuki çözümler sunan mahkemeler, bu tür davaları inceleyerek doğru ve yanlış annelik konularında karar verirler. Bu kararlar doğrultusunda, sağlıklı bir aile yapısı ve çocukların haklarının korunması amaçlanır.
Annelik Davası Nasıl Açılır?
Annelik davası açmak isteyenler, öncelikle bir avukat tutmalıdır. Avukat, konuyla ilgili olarak gerekli bilgi ve belgeleri hazırlayarak davayı açacaktır.
Davanın açılacağı mahkeme, çocuğun doğduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesidir. Davanın açılabilmesi için, çocuk annesinin rızasının alınması gerekmektedir. Eğer çocuğun annesi hayatta değilse veya rızası alınamıyorsa, mahkeme tarafından bir vasi atanır ve onun rızası alınır.
Annelik davasında, mahkeme kararı vermeden önce DNA testi isteyebilir. Bu durumda, çocuk, annesi ve babası DNA testine tabi tutulur. Test sonucuna göre, mahkeme kararını verir.
Annelik davası sonucunda, mahkeme ya anneliği onaylar ya da reddeder. Annelik reddedilirse, çocuk başka bir kadının annesi olarak kabul edilir. Davanın sonucuna itiraz etmek isteyen taraf, temyiz hakkını kullanabilir.
Babalık Davaları ve DNA Testleri
Babalık davaları, çocuğun biyolojik babasının kim olduğunu belirlemek için açılan hukuki süreçlerdir. Bu süreçte, DNA testleri önemli bir rol oynamaktadır. Babalık davası açmak için öncelikle biyolojik babanın çocuğu kabul etmemesi veya hukuken babalık hakkına sahip olmayan bir kişinin babalık iddiası bulunması gerekmektedir.
DNA testleri, babalık davalarında en önemli kanıt niteliğindedir. DNA testi sonuçları çocuğun biyolojik babasını veya babası olmadığını tespit etmek için kullanılan kesin bir yöntemdir. Bu testler, genellikle ağızdan alınan bir tükürük örneği ile yapılır ve sonuçlar mahkemede delil olarak kullanılabilir.
Babalık davalarında DNA testi sonuçları, mahkeme kararlarının verilmesinde büyük önem taşır. Ancak, DNA testi sonuçları tek başına yeterli değildir. Mahkeme, test sonuçlarının doğru bir şekilde yorumlanması için bir uzmanın görüşünü de dikkate alır ve diğer delilleri de göz önünde bulundurur.
Babalık davası açmak için öncelikle avukat tutulması ve dava dilekçesinin hazırlanması gereklidir. Dava dilekçesiyle birlikte DNA testi talep edilir. DNA testinin sonuçları mahkemeye sunularak, davanın çözüme kavuşturulması sağlanır. Davalı, DNA testi sonuçlarından memnun değilse, kararı temyiz etme hakkına sahiptir.
Özetle, DNA testleri babalık davalarında en önemli delil olarak kullanılmaktadır ve doğru bir şekilde yorumlanarak, mahkeme kararlarının verilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
DNA Testi Sonuçlarının Yorumlanması
Babalık davalarında en önemli delil DNA testleridir. Ancak, DNA testi sonuçları tamamen güvenilir değildir. Bu nedenle, mahkemeler sonuçları değerlendirirken bazı hususlara dikkat ederler. DNA testi sonucu, kan örneğinin kim tarafından alındığına bağlı olarak sonuçlar farklılık gösterebilir. Bu nedenle, testin güvenilir olması için kan örneği, yetkili bir doktor veya sağlık kuruluşu tarafından alınmalıdır.
DNA testi sonuçlarının değerlendirmesi sonucunda, testi yaptıran kişi babalık iddiasını desteklemelidir. Bu nedenle, test sonucunda ortaya çıkan DNA eşleşmesi, babalık iddiasını destekleyen en önemli delillerden biridir. Ancak, DNA eşleşmesi tek başına yeterli değildir. Mahkemeler, test yaptıran kişinin kişisel özellikleri, evlilik tarihi, doğum tarihi ve diğer delilleri de dikkate alırlar.
Babalık davalarında DNA testi sonuçları, mahkemeler tarafından çocuğun yaşına göre değerlendirilir. Eğer çocuk 0-7 yaş arasındaysa, DNA testinin sonucu doğruluk payı yüksek olduğu için sonuçlar kesin delil olarak kabul edilir. Ancak, çocuk 7 yaşından büyükse, DNA testi sonucunun yanı sıra diğer deliller de değerlendirilir. Bu nedenle, babalık davalarında DNA testi sonuçlarının yorumlanması, çocuğun yaşına ve diğer delillere bağlı olarak değişebilir.
Babalık Davası Açmak İçin Hangi Durumlarda Adım Atılır?
Babalık davası, çocuğun biyolojik babası olup olmadığının belirlenmesi için açılan bir dava türüdür. Bu dava genellikle çocuk sahibi olunduğu halde babalık hukuken belirlenemeyen veya babalık itiraz eden tarafların açtığı bir dava olabilir.
Babalık davası açmak için aşağıdaki durumlardan biri gerekmektedir:
- Babayı tanımadan geçen 300 gün içinde,
- Babayı tanımama sebebine rağmen 1 yıl içinde,
- Babayı kaybolma, ölüm veya gitmiş sayılma durumlarında 5 yıl içinde açılabilir.
Dava açıldıktan sonra, mahkeme tarafından taraflara DNA testi yaptırılabilir. Bu test sonucu, çocuğun biyolojik babasının kim olduğunu belirler. Eğer test, biyolojik baba ile çocuk arasında genetik bir eşleşme gösterirse, babalık hukuken kabul edilir. Aksi takdirde, babalık reddedilir.
Babalık davası sonucu, babalık hukuken kabul edilirse, babanın çocukla ilgili hak ve sorumlulukları başlar. Bunlar arasında, velayet hakkı, çocuğun bakımından sorumlu olmak, nafaka ödeme gibi sorumluluklar yer alır.
Sonuç olarak, babalık davası, biyolojik olarak çocuğun babası olunduğuna dair hukuken geçerli bir belge elde etmek için açılır. Bu davaların sonuçları, doğru tespit edilmesi durumunda, babanın çocukla ilgili haklarını ve sorumluluklarını belirler.
Aile Hukukunda Çocuk Hakları
Aile hukuku davalarında çocukların hakları oldukça önemlidir. Bu davalar genellikle boşanma, velayet, nafaka ve malvarlığı konularında açılır. Çocukların haklarına saygı göstermek ve çıkarlarını korumak için mahkemeler, bu davaları özenle ele alır.
Çocukların velayet hakkı, aile hukuku davalarında en önemli konulardan biridir. Velayet davalarında, çocukların sağlığı, eğitimi, refahı ve genel çıkarları göz önünde bulundurulur. Mahkeme, en uygun ve dengeli kararı almak için tüm tarafların beyanlarını dinler ve çocuklarla bire bir görüşür.
Aile hukukunda nafaka davaları da sıkça görülür. Nafaka, boşanma durumunda zor durumda kalan eski eşlere, genellikle kadınlara ödenir. Bazen nafaka, çocukların bakım ve eğitim masraflarını karşılamak için de verilir. Mahkeme, nafaka miktarını belirlerken tarafların gelir ve gider durumlarını dikkate alır.
Çocukların malvarlığıyla ilgili davalar da aile hukukunda sıkça karşılaşılan konulardandır. Bu davaların amacı, çocukların miras haklarını korumak ya da malvarlıklarını doğru bir şekilde yönetmek için açılır. Mahkeme, çocukların çıkarlarını gözeterek en uygun kararı alır ve olası tartışmaları önler.
Çocukların Velayeti
Çocukların velayeti, aile hukukunun en önemli konularından biridir. Velayet, çocuğun eğitim, bakım ve korunması ile ilgili tüm kararların alınmasını kapsar. Bu nedenle, velayet davaları, çocukların geleceğini etkileyen ve hassas davalar olarak kabul edilir.
Velayet davalarında, çocuğun hangi tarafın velayetinde olacağına karar verilir. Bu karar, çocuğun en iyi şekilde korunmasını ve gelişmesini sağlamak amacıyla alınır. Velayet davaları, boşanma davaları sırasında sıklıkla görülür.
Ortak velayet sistemi, çocuğun her iki ebeveynin de velayeti altında kalmasıdır. Bu sistemde, ebeveynlerin çocuğun bakımı, eğitimi ve diğer tüm konularda ortak kararlar alması gerekmektedir. Bu sistem, çocuğun hem annesi hem de babasıyla yakın ilişki kurmasını sağlar ve çocuğun psikolojik durumunu olumlu yönde etkiler.
Tek taraflı velayet, çocuğun sadece bir ebeveynin velayeti altında kalmasıdır. Bu durum, diğer ebeveynin çocuğun hayatındaki tüm kararlardan uzak tutulması anlamına gelir. Tek taraflı velayet davaları, çocuğun diğer ebeveyni tarafından ihmalkarlık veya kötü davranışlar nedeniyle açılabilir.
Velayet davaları, çocukların geleceğini etkileyen önemli davalar olsa da, çocuklarla ilgili en iyi kararların alınmasını sağlamak için avukatlar ve mahkemeler uzun süreçler yürütmektedir. Bu süreçte, ebeveynlerin de çocuklarının çıkarlarını gözeterek iş birliği yapmaları önemlidir.
Ortak Velayet Sistemi
Ortak velayet sistemi, ebeveynlerin boşanması veya ayrılması durumunda çocukların sorumluluğunun paylaşılması anlamına gelir. Bu sistemde çocuklar her iki ebeveyne eşit bir şekilde verilir ve her iki ebeveyn de çocuklarına karşı sorumluluğu paylaşır. Böylece çocuklar anne ve babası ile birlikte kalma fırsatı bulurlar ve her iki ebeveyn de çocuklarına eşit şekilde davranır.
Ortak velayet sisteminin avantajları arasında, çocukların her iki ebeveyniyle yakın ilişki kurmaları, çocukların güvenliği, ebeveynlerin çocukların hayatına eşit şekilde katılması ve çocukların ihtiyaçlarının eşit şekilde karşılanması sayılabilir.
Ortak velayet sisteminin dezavantajları arasında ise, ebeveynler arasındaki anlaşmazlıkların çocukların yaşamlarını olumsuz yönde etkilemesi, ebeveynlerin planlama ve koordinasyon sorunları yaşaması ve mahkemelerde anlaşmazlıkların çözümü için gereken zaman ve para sıkıntısı sayılabilir.
Ortak velayet sistemi, çocuk hakları açısından en iyi seçeneklerden biridir ve ebeveynlerin çocuklarının geleceği hakkında birlikte karar alarak çocuklara en iyi ortamı sağlama fırsatı verir.
Tek Taraflı Velayet
Tek taraflı velayet davaları, bir ebeveynin çocuklarının tamamını veya bir kısmını tek başına yetiştirmek istediği durumlarda açılır. Bu tür davalar genellikle ebeveynlerin ayrılması veya boşanma sonrası ortaya çıkar. Tek taraflı velayet davası, diğer ebeveynin başka bir şekilde ortaya çıkmaması veya velayetle ilgili özel durumların mevcut olmaması durumunda açılabilir.
Tek taraflı velayet davası açmak için öncelikle mahkemeye başvurulması gerekir. Mahkeme, velayet hakkının tek taraflı olarak diğer ebeveynden alınması için bazı şartların yerine getirilmesini gerektirir. Bunlar arasında diğer ebeveynin çocukları ihmal etmesi, kötüye kullanması veya çocuklarına zarar vermesi gibi nedenler yer alabilir.
Velayetin tek taraflı olarak alınması, diğer ebeveynin çocukla olan ilişkisini kesmez. Diğer ebeveyn, ziyaretler için belirli bir düzenleme yapabilir ve çocuğun eğitim masraflarını da paylaşabilir. Ayrıca, tek taraflı velayet davası açan ebeveyn, çocuğun yaşı, eğitim durumu, öğrenci olduğu okulun konumu ve diğer faktörlere göre belirlenen nafaka miktarını ödemekle yükümlüdür.
Tek taraflı velayet davaları sonucunda verilebilecek hükümler arasında, ebeveynin çocuğunun velayet hakkının tamamı veya bir kısmı, çocuğun bakımı ve nafakası yer alır. Bu tür bir davanın sonucunda, çocuğun ihtiyaçlarına göre verilen kararlar, özel veya farklı koşulların sağlanması gibi bazı şartlara bağlanabilir.
Bununla birlikte, tek taraflı velayet davası açan ebeveynler, bu davaların yargı sürecinde nasıl ilerleyeceği ve sonuçları hakkında iyi bir avukatla çalışmalıdır. Ayrıca, diğer ebeveyn ile çocuğa karşı sorumluluklarının neler olduğunu, mahkeme kararlarına uymaları gerekliliğini ve davaların sonuçlarına karşı temyize gitme haklarını bilmeleri önemlidir.
Çocukların Nafakası
Aile hukuku davaları arasında önemli bir yere sahip olan nafaka davaları, çocukların bakım ve ihtiyaçlarını karşılamak için açılır. Bu davalar, çocukların ailelerinden maddi desteği almasını sağlamayı amaçlar. Çocuklar, nafaka davaları vasıtasıyla, ebeveynlerinin gelirlerine göre belirlenen miktarlarda maddi destek alabilirler.
Nafaka davaları, genellikle boşanma ve velayet davalarının bir parçası olarak açılır. Çocuğun yaşam standardı, eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaçları dikkate alınarak belirlenen miktar, ailelerin yapılan anlaşmalara göre farklılık gösterebilir. Nafaka miktarı, mahkeme tarafından belirlenir ve belirli bir süre için geçerlidir.
Ebeveynlerin çocuklarına karşı maddi yükümlülükleri bulunmaktadır ve nafaka davaları bu yükümlülüklerin yerine getirilmesine yardımcı olur. Bu davalar, çocukların temel ihtiyaçlarını karşılamalarına ve yaşam standardlarını korumalarına yardımcı olur. Nafaka maddi bir destek olduğu için, ödemelerin düzenli bir şekilde yapılması, çocukların hayatını etkileyen önemli bir faktördür.
Çocukların nafaka davaları ile ilgili diğer bir önemli konu ise, nafaka ödemelerinin durdurulması veya azaltılmasıdır. Bu durum, ebeveynlerin gelirinde meydana gelen değişiklikler veya çocuğun ihtiyaçlarının değişmesi gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Bu gibi durumlarda, mahkeme tarafından nafaka miktarı yeniden belirlenir veya ödemeler durdurulabilir.
Genel olarak, nafaka davaları çocukların haklarının korunmasına yardımcı olan önemli bir hukuki süreçtir. Bu davalar, çocukların yaşam standartlarını korumalarını ve temel ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlar. Ayrıca, ebeveynlerin çocuklarına karşı maddi yükümlülüklerini yerine getirmelerine yardımcı olur ve çocukların yaşamlarını etkileyen önemli bir faktördür.
Çocukların Malvarlığı
Aile hukukunda, çocukların malvarlığına ilişkin yasal düzenlemeler bulunmaktadır. Bu düzenlemelere göre, çocuklar özellikle anne ve babalarının evliliği sırasında edindikleri malvarlığından pay sahibidirler. Eğer anne ve baba ayrılırsa, çocukların malvarlığı ile ilgili davalar açılabilmektedir.
Bu davalar genellikle, anne veya babanın çocuğun malvarlığına zarar verdiği ya da çocuğun malvarlığını gereksiz yere harcadığı durumlarda açılmaktadır. Örneğin, anne veya baba çocuğunun mirasına el koymuşsa veya çocuğunun kaydedilmiş bir malvarlığı varsa, bu durumda çocukları adına dava açmak mümkündür.
Bunun yanı sıra, çocuğun haklarının korunması için malvarlığı üzerinde tedbir talebi de söz konusu olabilmektedir. Tedbir talebi, çocuğun malvarlığına ilişkin acil durumların söz konusu olduğu ve bu durumların çözüme kavuşturulması için hızlı bir şekilde hareket edilmesi gerektiğinde açılabilir.
Çocukların malvarlığı davaları için, özellikle bu konuda uzmanlaşmış bir avukatın desteği almak önemlidir. Davada hangi kanuni düzenlemelerin uygulanacağına, hangi delillerin toplanması gerektiğine ve nasıl bir strateji izleneceğine karar vermek için bir avukatın desteği gerekmektedir.